Sadece Gerçek logo

Peygamber efendimiz (S.a.v) neden çok evlilik yapmıştır?

Peygamber efendimiz neden çok evlilik yapmıştır

Hz. Resul Efendimiz isteseydi daha gençliğinde iken; genç , zengin bir çok kızla evlenebilirdi. Bu imkanı vardı fakat evlenmemişlerdir: Peygamber efendimiz kendi döneminde ‘Muhammedü’l-emin‘ (güvenilir Muhammed ) olarak adlandırılmış, sadece zenginlerin üye olabildiği ‘Hılfu’l-fudul’ derneğine zengin olmadığı halde kabul edilmiş, çevresince kendine güvenilen, genç, ahlaklı ve yakışıklı bir insandı. Kabeyi su bastığı zaman ‘Haceru’l –esved‘ taşını, kabile reisleri arasında tek reis olmayan peygamberimiz yerine koymuştur. Peygamber efendimiz peygamberliğini ilan ettiği zaman Mekkeli müşrikler peygamberimize şu teklifte bulunurlar:

‘Ey Muhammed eğer sen para istiyorsan sana para verelim, başımıza başkan olmak istiyorsan seni başkan yapalım, eğer istiyorsan seni kabilemizin güzel kızlarıyla evlendirelim. Yeter ki sen bu davadan yani İslam’ı anlatmaktan vazgeç.‘

Peygamberimiz onlara şu cevabı verir: ‘Bir elime ayı , bir elime güneşi koysanız ben bu davadan vazgeçmem.’

Görüldüğü gibi Peygamberimizin dünya malına düşkün olması veya benzeri bir iddia gerçek olsa idi , daha genç iken tüm bu imkânları elinin tersi ile bir kenara itmemesi gerekirdi! Ama O Yüce insan , insanları battığı ahlaksızlık ve kötülük batağından kurtarmak için mücadele ve iftiralara muhatap olma pahasına iyiliği tebliğ ve yayama yolunu tercih etmişlerdir…



Peygamberimiz 25 yaşına kadar evlenmemiş , ibadetle meşgul olmuştur. Peygamber efendimiz 25 yaşında iken 40 yaşında ve dul olan Hz. Hatice ile evlenir. Hz. Resul, Hatice annemizle zenginliği için evlenmemiştir. Çünkü Hz. Resul , Hz. Hatice’nin tüm malını Allah yolunda dağıtmıştır (Hz. Resul daha sonra kendisine gönderilen hediye ve altınları da fakirlere dağıtacaktır.) Hz. Hatice ile peygamberimiz 25 sene evli kalırlar. Hz. Hatice , peygamberimize: ’Ey Muhammed ben yaşlandım , artık başka hanımla evlen‘ deyince peygamberimiz şu cevabı verir: ‘Böyle söyleme Hatice , üzülürüm.’ Hz. Hatice 65 yayında vefat eder. Hz. Resul 2-3 sene daha kimse ile evlenmez, 53 yaşına gelir.

Not : O dönemde ‘sahabi’ ( Peygamber Efendimizin arkadaşları) savaşlarda şehit oluyor, eşleri dul, çocukları yetim kalıyordu. Peygamberimiz sahabiye bu dul hanımlar ile evlenmelerini, onları evsiz, çocuklarını bakımsız bırakmamalarını tavsiye ediyor, kendisi de bu dul hanımlar ile 53 yaşından sonra evleniyorlar.

* Hz. Sevde: 53 yaşında, dul.

* Hz. Aişe: Peygamberimizin dul olmayan tek eşidir. Peygamberimiz genç yaşta olan (17-18 yaşlarında: Hz. Aişe’nin ablası Esma hicrette 27 yaşındaydı. Hz. Aişe ablasından 10 yaş küçük olduğuna göre onun da hicrette tam 17 yaşında olması gerekir. Ayrıca Hz. Aişe peygamberimizden önce Cübeyr’le nişanlanmış, daha sonra dini nedenlerle ayrılmışlardı. Demek ki evlenecek çağda bir kızdı, nişanlanmış, nişan bozulmuş sonra peygamberimizle evlenmiştir-) Hz. Aişe ile evlenir. Müslüman hanımların sormaya utandığı sorulara cevap vermesi için peygamberimiz Hz. Aişe ile evlenmiş ve onu öğretmen olarak yetiştirmiştir. Hz. Aişe peygamberimizden 2000 hadis rivayet etmiş, Müslüman kadın ve erkeklere öğretmenlik yapmış, hatta Müslüman orduların komutanlığını dahi üstlenmiştir.

* Hz. Hafsa: Dul,

* Huzeyfe kızı Zeynep: 60 yaşında dul,

* Ümmü Seleme: 65 yaşında 4 çocuklu dul,

* Cahş kızı Zeynep: Dul,

* Ümmü Habibe: 55 yaşında dul,

* Cüveyriye, Safiye: Esir (esir ve cariyelerle evlenmek âdet değil iken peygamberimiz onlar ile evlenerek onların da aile kurma haklarının olduğunu , onlarında insan olduğunu çevresindekilere ispat eder .)

* Meymune: 2 çocuklu dul,

* Mısırlı Mariye: Cariye

Hz. Resul 50 küsur yaşına kadar tek eşle evli kalıyor, her türlü dünyevi teklifleri reddediyor ve 50 yaşından sonra genç ve zengin bir çok kız yerine koruma ve tebliğ amacını güden, karşılıklı rızaya dayanan evliliklerini objektif olarak inceleyen herkes evliliklerin hiç birinde dünyevi bir amaç olmadığını görebilirler yeter ki tarafsız olarak olayları inceleyebilelim.

Bazılarının aklına şu soru takılabilir, evlenmeden o kadınlara yardım yapılamaz mı idi? Ne kadar iyi bilinirse bilinsin, bir erkek dul bir kadının evine arada bir bile olsa ve kadınlar 50-55-60 yaşlarında bile olsa ve oraya yardım için uğrarsa dedikodu kaçınılmaz olur. Özellikle bütün projektörler üzerine çevrili ve devamlı hatası aranan bir uyarıcı ve müşriklerin, tağut rejimine düşman olursan, dedikodu çıkarmak isteyenler elbette olacaktır.

Hz. Muhammed Mustafa (S.a.v) efendimize, düşmanları türlü türlü birçok hakaretler etmelerine rağmen, ona (haşa) şehvet düşkünü, çıkarcı ve rüşvetçi diyememiştir. Özelliklerde bu konularda düşmandan daha iyi şahit mi olur ? Ayrıca Peygamber efendimizin (S.a.v) olaya cinsel açıdan yaklaşmadığının bir diğer delili, bazı ”annelerimizin” (Peygamber efendimiz S.a.v’in eşleri, ümmetin anneleridir.) yaşlarından dolayı o tür ihtiyaç dönemini çoktan geçtikleridir. Üstüne üstlük yaşları 50-65 arası ise ve ülke insanlarının erken olgunlaşıp yaşlandığı, sıcak bir ülkede yaşanılıyor olması ise diğer bir delildir. Yazı bütünü ile okununca zaten Hz. Muhammed (S.a.v) efendimizin dünya zevkine düşkün olmadığının örnekleri ile dolu olduğu görülecektir. Ne mutlu Allah Rasulüne, (S.a.v) o’nun izinden gidebilenlere…



Bazı ön yargılı çevreler, Hz. Zeynep annemiz ile Hz. Resul’ün evliliklerini dillerine dolarlar. Güya Hz. Zeynep’ten hoşlanan Hz. Resul (S.a.v), onun eşinden boşanmasını bekleyip onunla evlenir. Halbuki Hz. Zeynep, Hz. Resul’ün akrabasıdır ve daha onu kız iken tanımaktadır. İstese onunla kız iken evlenebilirdi. Halbuki evlenmedi ve kendi eli ile Zeynep’i evlatlığı olan kölesi ile evlendirir. Ailenin devamı için huzursuzluk baş gösterip, boşanma talepleri gelince Hz. Resul (S.a.v) hep bunlara engel olur. Fakat aile kendiliğinden dağılıp boşanma vuku bulunca, her konuda her türlü tapuyu yıkmakla görevlendirilen Hz. Resul, evlâtlıkta evlât gibidir. Evlenince hanımı kızın gibi olur türünden ön yargıları yıkmak için Allah’ın ayeti ile emretmesi üzerine Hz. Zeynep ile evlenir. Tapu dolayısıyla dedikodular çıkacağını bile bile, çünkü Hz. Resul insâni olmayan tüm tapu-taassuplara savaş açmıştı: Kadın savaşmıyor, miras alamaz, kız çocuğu uğursuzdur, namusumuza leke getirebilir, diri diri gömülmelidir. Soy erkek çocuktan devam eder, kız çocuk soyun kesilmesine neden olur gibi bir çok günah, zararlı ön yargıları, yaşayarak, hayatıyla peygamber efendimiz yıkmış, yok etmiştir.

Hz. Muhammed’e atılan bir diğer iftira da Hz. Safiye ile evlenmeleri olayıdır : Güya Hz. Resul esir olan Safiye annemize “benimle evlenirsen seni serbest bırakırım, “ diye bir teklifte bulunmuştur. Halbuki bu bir iftiradır gerçekte olay şöyle gelişmiştir:

Savaşta esir olan Yahudilerden olan Hz. Safiye ‘ye Hz. Resul “sana bir teklifim var , istersen serbestsin mallarını al ve git , istersen sana evlenme teklif ediyorum, Müslüman ol, yanımda kal“ teklifini özgür ve hür iradesiyle değerlendiren Hz. Safiye annemiz, kendi isteği ile teklifi kabul eder ve Hz. Muhammed’in yanında kalır. Bunun üzerine Müslümanlar “biz annemizin akrabalarını esir etmeyiz,“ diyerek esir edilen tüm Yahudileri serbest bırakırlar… Yahudiler de bu gelişmeler üzerine İslam’a girerler…

Peygamber Efendimiz bir günde iki öğün sıcak yemek yememiştir. Bazen aylarca evinde sıcak yemek bulunmazdı. Sirke ile kuru ekmek yer ve “Ne güzel nimet” buyururdu. Hasır üzerinde yatar, uyandığı zaman vücudunda hasırın izleri belli olurdu. Müslümanlar uyurken gece yarısı kalkıp namaz kılmak kendisine farzdı. Kendisine iftar etmeden birkaç gün üst üste oruç tutmasına izin verilmiştir.

Hz. Resul insanlara karşı merhametli idi. Kendisini her türlü kötülükten koruyan amcası Hamza’yı öldürüp ciğerlerini yiyen Hint’i ve katili Vahşi’yi affetmiş, kendine hakaret edip, Müslümanları öldürüp aç ve susuz yurtlarından kovan Mekke müşriklerini, Hayber’li Yahudilerin hidayet bulmaları için onlara dua etmiştir. Kendisini zehirlemeye çalışan Yahudi kadını afetmiş , bir topluluk içinde kendisine karşı ağzı bozuk ve saygıdan uzak bir şekilde konuşan kadına karşı takındığı yumuşak ve seviyeli tutumu ile kadının hal ve hareketlerinin değişmesine sahip olmuş , çevresine gerektiğinde nükteler yapan , Nisa suresini dinlerken gözyaşlarını tutamayan, “insanlara hizmet eden insanların efendisidir”  buyurup, halka gerektiğinde eliyle su dağıtan, kibirden uzak işleri paylaşmayı seven, evinde iken herkes gibi ayakkabılarını tamir edip, elbiselerini dikip temizleyen kendi işini kendi gören, koyunları sağan bir insan olan Hz. resul çocukları da çok severdi : Onları bir sıraya dizer karşılarına geçer “bana ilk gelene hediye vereceğim” derdi, çocuklar sevinç içinde O’na koşar çevresini sararlardı. Torunlarını sırtına alır , namazda iken onların kendi sırtlarına çıkmalarına izin verirdi. Bayram günü ağlayan, aç bir çocuğu temizleyip doğurmuş, ona bayram sevincini tattırmış, her çocuğa yetişkin gibi selam verip, onlarla şakalaşır, namaz esnasında ağlayan bir çocuk sesi üzerine, çocuğun ailesinin cemaat içinde olabileceğini düşünüp namazı hızla bitirmiş, kendisine 9 sene hizmet eden Enes’i bir defa bile azarlamamış.. bir insandı.

Hz. Resul hayvanlara ve bitkilere de merhametli idi. Yere uzanmış iken elbisesinin üzerine yatan kediyi uyandırmamak için elbisesini keserek ayağa kalkar, İslâm ordusunun yolu üzerine çıkan bir köpek ve yavrusunu rahatsız etmemek için ordunun yolunu değiştiren, susuz bir deve görünce eli ile ona su veren peygamberimiz , savaş vakti bitkilerin kesimini yasaklamış, “yarın kıyamet kopacağını bilseniz ağaç dikin” buyurarak insanları ağaç dikmeye davet etmiştir.

Peygamberimiz evlilikleri ile büyük bir merhamet örneği göstermiş, hayatının son senelerinde karşılıklı rıza ile fedakârlık göstererek Müslüman hanımlara kol kanat germiştir. Ayrıca bu evlilikler Peygamber Efendimizin hanımlarının kabilelerini de etkilemiş, onların kendiliğinden İslâm’a ısınıp kabul etmelerine vesile olmuştur.

Bizi Takip Edin
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore