Sadece Gerçek logo

“Alım Gücünün Azaldığı Bir Ülkede Asgari Ücrete Zam: İllüzyon mu, Gerçek mi?”

"Alım Gücünün Azaldığı Bir Ülkede Asgari Ücrete Zam: İllüzyon mu, Gerçek mi?"

Asgari ücrete zam gelmiş. Çoğu insan zam geldi diye sevinir ama ben üzülüyorum. Üzülüyorum çünkü; Bu gelen zam, sadece maaşa değil, her yılın başında faturalardaki tüketim bedeline, kiralara ithal ve ihraç birçok mamule gelir. Bu durum, giderlerin geliri eritmesine sebep olur. İşte bunun içinde asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına küçük bir güncelleme yapılır.




Bu güncelleme kağıt üzerinde maaşlara zam gibi görünse de aslında alım gücünün düşürülmesinden başka bir mizansen değildir. Bir bak bakalım alım gücün ne durumda? Ben ev geçindirmiyorum, halen öğrenciliğim devam etmekte ve aile desteğiyle geçinmekteyim. Ailenin belli bir miktar gönderdiği para ile…

Ama inanın bana hakkaniyetli olan esnaf, memur, emekli, kısacası orta ve alt düzey gelire sahip olan herkes alım gücünün dibe çöktüğünün farkında ve bunu dile getiriyor. Diğerleri de farkında ama onlar, üç maymunu oynamaktalar.

Ekonomik krizin suçlusu kim?

Kim ne derse desin, alınan borçlar, köprü, yol gibi öncelik olmayan ölü yatırımlar, sanayi ve tarımda dışa bağlılığın artması, cari açığın her geçen gün büyümesi, önüne gelenin hizmet sektörüne yani memuriyete koşması gibi sebepler neticesinde bu ülke ekonomik krizdedir.

Bu krizi ve engellenişini yada doğrusu ertelenişini ise şöyle tarif edebiliriz:

Ortada ölümcül ve çok kanayan derin bir yara ve bu yara üzerine konulan bir temiz veya gazlı bir bezle baskı uygulanarak tampon yapılması, turnike yöntemiyle yani atardamarı deri ile kemik arasında sıkıştırarak kan akışının azaltılması gibi önlemlerden ibaret. Elbette bu önlemler alınmalı ancak, en kısa sürede doktora gidilmesi, yaranın temizlenerek doktor tarafından dikilmesi gerek ki vücuttaki bu kriz atlatılabilsin. İşte sanayisiz, tarım ve hayvancılığın dibe vurduğu, herkesin hizmet sektörüne koştuğu bu ülke de tıpkı bu kanamalı hasta gibi krizde.

Tek suçlu yok. Ama öncelikli suçlu, AB kriterleri kapsamında şeker fabrikalarını kapatan ya da şeker pancarı kotasını azaltan, ülkesinde olmasına rağmen saman, kuru fasulye, pirinç ithal eden, sanayileşme yerine boş yatırımlar yapan iktidardır. Ancak tembellik yapan, iktidarı böyle rahat ve pervasız davranmasına sebep olan, yanlışlarını doğruyla düzeltmeye çalışmayan biz halkta da büyük bir suç vardır. Zaten Peygamber Efendimiz: “Nasılsanız öyle yönetilirsiniz” buyurmuş. O yüzden sağa sola değil, bazen aynaya da bakmak lazım…

Orta direk yani orta sınıf insanlar yok ediliyor.

Orta direk ya da orta sınıf denilen zengin ve fakir arasında olan sınıf yok ediliyor. Zengin ve fakir arasındaki fark açılıyor. Covid ise servet transferini aklamanın dikkatleri başka yöne çekmenin en şeytani hamlelerinden birisiydi. Bu yazının yukarıdaki kısmı 2017’de yazılmıştı. Bu kısmı ise tam 6 yıl sonra 2023’te yazılıyor. Ve bugün asgari ücrete bir zam haberi daha geldi. Ancak bu bir zam değil, enflasyona göre fiyatların tekrar güncellenmesidir.



Kazancın alım gücü azalırken, birim fiyat olarak sana verdikleri para artarak seni bir illüzyona inanmanı sağlıyorlar. Artan tek şey hayat pahalılığı olacak. Küçük ve orta ölçekli işletmeler kepenk kapatma için giderek sıraya girecekler. Büyüyen ve birleşenler ayakta kalırken, küçük ve orta ölçekliler, asgari ücretin artışı ama alım gücünün düşmesi illüzyonuyla birlikte, artan masraflarla birlikte kredi ve bankalara daha da gebe kalacak.

İşleri kötüleşenler ya kepenk kapatacak ya da işletmelerini yok pahasına büyük işletmelere devredecekler. Bunu mahalle bakkalının yerine tekelleşen büyük marketleri düşünerek anlayabilirsin. Küçük ve orta ölçekli atölyelerin yerini alan, büyük fabrikalar olarak düşünebilirsin. Tekelleşme ve alternatiflerin azalması ise sana daha fazla dayatılacak kurallar ve özgürlüğünü sınırlayıcı hamleler demektir.

Aile bazlı vatandaşlık maaşı - Akp

Sonrasında ise yukarıda afişini gördüğünüz Evrensel Temel Gelir’in Türkiye’deki versiyonunu dijital para birimi üzerinden size vermeleriyle sonuçlanacak. Sizler havadan üretmeden, çalışmadan gelen paraya sevineceksiniz. Ancak küresel güçlerin elinde olan devletler hiçbir şeyi karşılıksız vermez. “Universal Basic Income” yani “Evrensel Temel Gelir” Türkiye’de “Aile Bazlı Vatandaşlık Maaşı” olarak dağıtılacak. Ama bu maaş sonucunda da yeni yaptırımlar gelecek. Nedir bunlar mesela?

Dijital paraya geçme zorunluluğu, çipli yeni kimlik kartlarına geçiş, gerektiğinde aşı olma, gerektiğinde covid kapanmalarına uyma, maske takma, karantinaya uyma zorunluluğu, iklim kapanmalarına uyma zorunluluğu gibi birçok kölevari yaptırımlara uyma zorunluluğunu da getirecek. Eğer bunlara uymazsan, sana verilen o paralar kesilecek ya da bir süre verilmeyecek. Nakit para insanlığın son özgürlük nişanesidir. Tamamen dijitale geçiş intihardır. Aklınızda bulunsun. Ama Paris İklim anlaşmasına göre bu gerekli diyerek dijitale geçecekler.

 

 

Bazı şeyler oturmadı ve kafanız karıştıysa, buyrun şu linklerdeki paylaşımlara bir göz atın ve devreleri iyice yakın

Bdps/Krs nedir ? Nasıl borçlandırılıyoruz ?
https://www.sadecegercek.net/2014/04/bdpskrs-nedir.html

Her yerden kuşatılıyoruz; Ekonomik kuşatma
https://www.sadecegercek.net/2014/12/her-yerden-kusatiliyoruz-ekonomik-kusatma.html

Bizi Takip Edin
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore