İnsan bedenden ibaret değildir. İnsanın içinde davranışlarına etki eden iki varlık daha vardır. Bunlardan birisi nefis, diğeri ise ruhtur. İnsanın beslemesi gereken iki şey vardır. Birisi beden diğeri ise ruhtur. Nefsi ise her zaman dizginlemek, her istediğini vermemek gerekir.
Nefis; cinsellik, oburluk gibi kötülüğe kapı açan iki şeyi çok sever. Cinsellik ve oburluk ise beden üzerinden nefsi besleyen ve onu güçlendiren şeylere kapı açar. Nefis güçlendikçe, ruhu esaret altına alır. Öyle bir zaman gelir ki ruh, nefis tarafından prangalara vurulur.
Bu gerçekleştikten sonra insanda bulunan gönül taşlaşmaya ve kapkara kesilmeye başlar. Taş kesilen ve kararan bir gönül, ölüden beterdir. Çünkü o rahmani lütuf ve nazarlara tamamen kapanmıştır. Temizlenmesi ise çok güçtür. Bunun için önce ruhu esaret altından kurtarmak gerekir.
İnsan nefsi eğer insanın gönlüne ve bedenine hakim olursa, işte o zaman ondan her türlü canavarlığı bekle. Çünkü terbiye edilmemiş nefis, daima kötülüğü emreder. Nefis yetmiş şeytandan daha çetin bir düşmandır. Çünkü gıdasını senden alır. Senden bir parça gibidir. Adeta kanserli bir hücre gibidir. Önlem almazsan seni sarar yer bitirir.
Günümüz insanı manevi besin almaz oldu. Manevi besinin ilk şartı Allah’a imandır. Sonrasında samimiyetle yapılan ibadetlerdir. Allah’ın rızası için öğrenilen ilimlerdir. Bildiklerinle yaşayıp amel etmektir. Ancak bunlar sadece nefsi dizginleyen, frenleyen şeylerdir.
Nefis terbiyesi ise tasavvuf yolundan geçer. Şimdi söyleyeceklerim lafta kolay olsa da mangal gibi yürek ve samimiyet ister. Tasavvuf yolunda seyri sülûk meselesi çok çetindir. Bu yolda hakiki bir mürşid-i kâmil bulmak şarttır. Sonrasında ise gayret edip bu yolda ilerlemek gerekir.
Nefsi terbiye yolunda açlık yani doymadan kalkmak en önemli basamaklardan biridir. Helal besinin bile fazlası bu denli nefsi azdırıyorsa, haramla beslenen bir vücudun yapacaklarını hayal edin bir de… Günümüzde faiz yemeyen, tozunun bulaşmadığı kimse neredeyse kalmadı.
Faiz yemek Allah’a ve Rasulüne savaş açmaktır. Allah, bunu Bakara Suresi’nde beyan ediyor. Faizin girdiği toplumda her şeyi bekleyin.
Bugün gelinen noktada vahşice cinayetleri neredeyse her gün duymaktayız. Bunun birçok sebeplerini olduğunu söylememiz gerekir ama yukarıda anlatmaya çalıştığımız, nefis adlı canavarın güçlenmesi bunun en büyük sebeplerindendir. Bu ise haramla beslenme, aşırı yeme-içme, haram yoldan yapılan birliktelikler (cinsellik) nefsin sapmasındaki en büyük etmenler.
Bazı nefislerde makam ve mevki konusunda azgın ve sapkındır. Aslında bunlar daha tehlikelidir. Zira makam ve mevkiye ulaşmak uğruna birçok zalimliği yapacak tiynete bürünürler. Nefis haricinde insanların bu denli cinnet geçirmiş ve vahşileşmiş olmasının altında diğer sebeplerden birisi ise GDO’lu gıdalar, endüstriyelleşmiş antibiyotikli tavuklar, işlenmiş et ürünleri ve bunların içindeki koruyucu maddeler(sucuk, salam, sosis vs.) Tüm bunların hepsi sağlık ve bedensel zararı bir yana, nefse ters etki yapan özellikleri barındırmakta. Çünkü fıtrata aykırı alınan maddeler bunlar. Mesela antibiyotikli tavukları çok tüketen erkeklerin, göğüsleri büyür, davranışları kadınsılaşır. Dolayısıyla erkeklik özellikleri de zarar görmeye başlar.
Haram beslenme ve nefis terbiyesinin dışında, bir de manevi saldırılar vardır ki, korunmasız, manevi yönden zayıf insanlara yapılan sufli cinlerin, şeytanlaşmış cinlerin yaptığı manevi saldırılar vardır ki bu da onların bir anda her şeyi yapabilecek hale gelmesine sebep olur. Halk arasında cinnet diye bilinen konu budur. Bugün birçok insana cinler musallat olmuştur. Sebebi ise saçma sapan yaşantısı yüzünden hiçbir manevi korunmasının kalmayışıdır. Mesele kadın ya da erkek cinayeti değil. Toplumun tamamı sorunludur. Çünkü nefisler azgınlaşmış, birçok kişiye musallat gelip çatmış ve kendine çekidüzen verenler ise yok denecek kadar azalmış durumda.
