Grean Deal (Yeşil Mutabakat) nedir? Yeni yiyecek tercihleriniz; böcekler mi, algler (yosun) mi, yoksa yapay et mi?
Artırılmış gerçeklik yemekleri ve üç boyutlu yazıcıların ürettiği yiyeceklerin geleceği nedir? Fosil yakıtların yerini ne alacak? Otomotiv sektörünü neler bekliyor? Akıllı şehirler, Kanal İstanbul ve hava kirliliğine çözüm arayışı.
İş Yaşamının Geleceğini Resetleme Raporu ve Kitapçığı
Ekim 2020’de yayınlanan bu 31 sayfalık belge, WEF’in kurucularından Klaus Schwab (1974’te WEF’İN kuruluşundan bu yana) ve ortağı Thierry Malleret tarafından “Covid 19 – The Great Reset” (Temmuz 2020) olacağı için “yürütme” nin nasıl yapılacağına dair aşamalı bir plan gibi görünüyor. “Geleceğe Beyaz bir Kağıt Sıfırlama”, oldukça son sürüm değil yani diyorlar. İnsanların tepkilerini ölçmek için bir çeşit taslak, bir deneme balonu.
Covid-19’a yanıt olarak planlanan iş önlemleri:
Zaman çerçevesi on yıldır-2030 yılına kadar-BM gündemi 2021-2030 uygulanmalıdır.
1- Dijitalleştirilmiş iş süreçlerinin hızlandırılması, tüm iş süreçlerinin %84’ünün dijital veya sanal/video konferans olarak yol açar.
2- İnsanların yaklaşık %83’ünün uzaktan çalışması planlanıyor. Yani meslektaşları arasında daha fazla etkileşim yok. Mutlak sosyal mesafe, insanlığın insan temasından ayrılması.
3- Tüm görevlerin yaklaşık %50’sinin otomatikleştirilmesi planlanmaktadır. Başka bir deyişle, uzaktan çalışırken bile insan etkisi büyük ölçüde azalacaktır.
4- Upskilling / reskilling sayısallaştırmasını hızlandırın (örneğin, eğitim teknolojisi sağlayıcıları) – Beceri geliştirme veya yeni beceriler için eğitimin %42’si dijitalleştirilecek, başka bir deyişle, insan teması yok-hepsi bilgisayar, yapay zeka (AI), algoritmalar üzerinde.
5- Upskilling / reskilling programlarının uygulanmasını hızlandırın-becerilerin %35’inin “yeniden işlenmesi” planlanmaktadır – yani mevcut becerilerin terk edilmesi planlanmaktadır – feshedilmiş ilan edilmiştir.
6- (Örneğin yeniden yapılanma) devam eden örgütsel dönüşümleri hızlandırmak – mevcut örgütsel set %34-ups – ya da bir başka deyişle, mevcut kurumsal yapıları eski örgütsel çerçeveleri, tüm faaliyetleri üzerinde büyük bir kontrol sağlayan dijital yapıların yeni ayarlar için yer açmak için ilan edilecektir “yeniden’ planlanmaktadır.
7- İşçileri geçici olarak farklı görevlere yeniden atayın. Bunun iş gücünün %30’una ulaşması bekleniyor. Bu aynı zamanda tamamen farklı ücret ölçekleri anlamına gelir-büyük olasılıkla, aynı zamanda planlanan “evrensel temel maaş” veya “temel gelir” i yapacak olan yaşanmaz ücretler, zorlukla hayatta kalmanıza izin veren bir ücret, bariz bir ihtiyaç. Ama bu sizi tamamen sisteme bağımlı hale getirecektir-herhangi bir kontrolünüz olmayan dijital bir sistem.
8- İşgücünü geçici olarak azaltmak. Bunun nüfusun %28’ini etkilediği tahmin edilmektedir. Bu, “geçici olarak” asla tam zamanlı olarak geri dönmeyeceği için, kılık değiştirmiş ek bir işsizlik rakamıdır.
9- İşgücünü kalıcı olarak azaltın-işgücünü %13 kalıcı olarak azaltın.
10- İşgücünü geçici olarak artırın – %5 – ne tür bir işgücüne atıfta bulunulmaz. Muhtemelen er ya da geç otomasyon, AI (yapay zeka) ve işyerinin robotizasyonu ile değiştirilecek vasıfsız emek ve elemanlar.
11- İşgücünü sürekli olarak artırın-sadece %1’i “işgücünü sürekli olarak artırın”olarak tahmin ediliyor. Bunlar şaka değil.
Peki bu maddeler ne anlama geliyor?
Bu, meselenin özeti budur. “Büyük Sıfırlama” uygulaması. Büyük sıfırlama ayrıca, tüm kişisel borçların “affedileceği” bir kredi planının – tüm kişisel varlıkların bir idari organa veya kuruma devredilmesine karşı – muhtemelen IMF (Uluslararası Para Fonu) olabileceğini öngörüyor. Yani, hiçbir şeye sahip olmazsın ve mutlu olursun. Çünkü tüm ihtiyaçlarınız karşılanacaktır. Ama, sisteme katılmamanız gerekir, çünkü-şimdiye kadar her biriniz barkodlu yani sertifikalı Covid aşılarıyla mühürleneceksiniz. İleride belki nano botların aşı içerisinde vücuda enjekte edileceği de bir başka iddia.
Bunlara komplo teorisi demeyin. DARPA-Savunma gelişmiş Araştırma Projeleri Ajansı, Pentagon’un bir parçası-ve yıllar önce teknolojiyi geliştirdi. Bunu uygulamak sadece bir zaman meselesidir. Ve eğer biz, insanlar, protesto etmezsek, gerçek düşmanın kim olduğunun farkına varıp gereğini yapmazsak bu daha geç değil, daha erken olacaktır. Bu konulardaki detayları aşağıdaki linke tıklayarak okuyabilirsiniz. Bizim bu yazıdaki önceliğimiz Great Reset çünkü.
Sanal ve merkeziyetsiz uluslar
ID2020 projesi Covid-19 aşı sertifikası bağlantısı
Great Reset’in yol haritasının bir durağı da ID2020’dir. Bu proje ile 10 yıl içinde 1.3 milyar civarında insana dijital kimlik verilmesi hedefleniyor. Üstelik bu kimlikler göz retinası ile eşleşecek bir teknoloji olacak. Ama 1.3 milyar gibi devasa bir nüfusun nasıl mülteci durumuna düşeceği de merak konusu…
ID2020 projesi ve destekçilerini öğrenmek için aşağıdaki linke tıklayarak okuyabilirsiniz. Biz Great Reset yazımıza devam edelim.
Açlık Oyunları evreni ve Great Reset’in nihai hedefinin benzerliği
Açlık Oyunları Evreni, Amerikalı televizyon yazarı ve romancı Suzanne Collins tarafından yazılmış Açlık Oyunları kitap üçlemesi’nde geçen kurgusal bir distopyadır.
Capitol Açlık Oyunları sistemini Panem halkının isyanının cezasını çektirmek, Capitol’ün kesin gücünü göstermek ve karşı ayaklanmanın sonucunu göstermek için geliştirildi. Alaycı Kuş kitabında, Panem kelimesinin Latince Panem et Circenses’den geldiği söylenmektedir; anlamı ekmek ve sirklerdir.
Bu Roman’ın bir de seri olarak filmleri çekildi. Başrolünde Jennifer Lawrence’ın olduğu film, distopik filmler arasında oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu bilgileri verdikten sonra Panem ve film hakkında biraz daha detaylar vermiş olalım.
Film yakın gelecekte Kuzey Amerika’da 12 devletten oluşan Panem adlı bir ülkede geçiyor. Panem her yıl, bu devletlerden bir genç kız ve bir genç erkeği içlerinden sadece bir kişinin sağ kalacağı amansız bir mücadeleye sokuyordu hatırlasanız. Panem adı ise Eski Roma İmparatorluğu‘nda halkı oyalamak için halka ekmek dağıtıp gladyatörleri arenada dövüştürdükleri uygulamalar için kullanılan bir kavramdır. Bu kavram ‘Panem Et Circensen‘ deyiminden geliyor. Filmde Panem adını bu deyime gönderme olarak kullanılıyor. (1)
Filmi izleyenlerin bildiği üzere Panem ve onun lideri Başkan Snow, 13 mıntıkadan oluşan bu devletlerin hepsini dizginlemiş, kontrol altına almış, geçmişteki isyanları sebebiyle 13. mıntıkayı toptan yok ettmiştir. Tüm bu olaylardan ötürü ve köle oldukları bilincini onların kabullenmesi için Panem her yıl, bu devletlerden bir genç kız ve bir genç erkeği içlerinden sadece bir kişinin sağ kalacağı amansız bir mücadeleye sokuyordu. Tam bir Eski Roma’daki köle düzeni ve gladyatör mantığı.
Başkan Snow adeta bir polis devleti kurmuş, Açlık Oyunları yarışlarına katılan yarışmacıları bile çiple takibine varana kadar otoriterleşmiştir. Sonunda insanların öldüğü bu oyunlara, başkent Capitol ve içerisindeki seçkinlere ve Snow’a karşı isyana kalkmaya karşı en ufak bir teşebbüs bile en ağır şekilde cezalandırılıp, isyan kanlı bir şekilde bastırılıyordu. İşte böyle kölelik düzeninin yaşandığı filmde, isyan ateşini yakan birçok olay yaşanmış, sonunda ise isyan gerçekten başlamıştır.
Filmde bunlar yaşanırken, biz de adım adım bu distopik dünyanın benzerini oluşturmaya çalışan küresel elitlerin planlarıyla karşı karşıyayız. Ya uyanıp gereğini yapacak ve bu köle ve sömürü düzeninin önüne geçeceğiz ya da giderek daha fazla köleleşeceğiz.
Great Reset sürecinde bizi neler bekliyor?
Tasarlanan yeni nesil şehirlerde, 4 komşu aileye bir araba düşüyorken, Mars’a gitmeyi bekleyen insanları, trajikomik bir şekilde bisiklet kıtlığı bekliyorken, yeni nesil enerji kaynakları arasında petrol yokken, insanların araba diye tutturması ayrı bir komedi. Araba lükstü, artık daha da lüks olacak.
Bisiklet tedarik edin, yedek parçalarını da bulundurun, zamanı gelince sebebini anlarsınız. Üretebildiğiniz kadar gıdalarınızı kendiniz üretmenin yoluna bakının. Tarım, hayvancılık gibi sektörleri profesyonel olmasa bile en azından gıdanızı çıkarmak adına öğrenin ve en kısa sürede yapmaya başlayın.
Cüzdanın, gelirin, sosyal skorun, seyahat izni, gıda tüketim izni için zorunlu olacak. HES kodu gibi uygulamalar, bu geçiş evresine alıştırma için pilot programlardan sadece birisi.
Dizi, film, saçma salak programlarla sizi uyutan, yine belli zümrelerin yayın politikalarına sadık kalan, onlar onay vermeden bir istifa haberini bile veremeyen tv kanallarından, kendisi ve hayatı için önemli bir haber alacağını sananlar, gün gelip uyandıklarında başlarındaki ağrı çok şiddetli olacak.
ABD seçimlerini Biden kazandı görünse de işin sonunda kaos var. Kargaşa, anarşi, yeniden düzenleme, kısacası Davos’ta karara bağlanan big reset bu seçimin sonu. Yani şu an kazanan Biden olsa da bir bakmışsın ibre Trump’a dönmüş ya da Trump destekçileri sokağa dökülmüş.
Virüs meselesi ile ilgili Dünya bankasının, ani bir karar değişikliği olmazsa 2025’e kadar yürürlükte olacak planları var. Daha öncede söyledim bu seçim, Dolar’ın değerli bir para birimi olarak girdiği son seçimdi. Bundan sonra Dolar çöküşe geçecek ama buna daha zaman var. ABD’deki meşhur FEMA kampları boşuna yapılmadı. Zamanı gelince oralar yeni düzene asi olanlarla doldurulacak.
Türkiye’de son 1 yılda yem hammaddelerinde (çoğu ithal) fiyat artışı ortalama yüzde 77. Süt yeminde %63 Besi yeminde %60, Dolardaki artış yüzde 46, Çiğ süt fiyatındaki artış (0)sıfır. (2) Gün gelecek buğdayı altınla alacağız ve yine gün gelecek alacağın gıda ürünlerine kota sınırı koyulacak. Bunlara hazırlıklı mısınız?
Polis Devleti ihtimali gerçekten var mı?
Sever ya da sevmezsiniz ama merhum Necmettin Erbakan bunu yıllar önceden söyledi ve uyardı ve şunu ekledi; “Akp’yi iş başında tutmak Siyonizm’in ana vazifesidir.” Peki bu ne demek?
Bu; Akp’nin Siyonistlerin planlarını hayata geçirecek bir oluşum olduğunu belirtmektir. Sadece bu da değil; “küresel sosyalizm” olarak adlandırılacak bu yeni düzen, aslında polis devletinin özüdür. Polislikte bir kavram vardır; komiser… Bu kavram ayrıca komünizmde de vardır. Bu bir yana artan polis, asker, bekçi sayıları boşuna değildir. Dünya üzerinde müthiş bir silahlanma yarışı vardır. Bunlar da boşuna değildir.
Dijital kimlikler, TC kimlik numarası, E-nabız, E-devlet gibi hizmetler kolaylığın yanında, takip edilmenizi, arşivlenmenizi ve hakkınızdaki her detayın kayıt altına alınması demektir. Bu hizmetlerin kolaylığına lafım yok ama bu kolaylık, bizlerin ve sizlerin kabul etmesi ve aldatılması için görünen yüzü. İşin arka yüzünde daha karanlık mevzular var.
Bugün gelinen noktada Akp hükümeti, Bill Gates’in GAVI’si ile bazı konularda antlaşmaya bile vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da , “Türkiye’nin salgın sonrası döneme ilişkin çalışmalarda Küresel Aşı İttifakı İnisiyatifi (GAVİ) ve diğer paydaşlarla iş birliği içerisinde hareket etmeye hazır olduğunu” vurguladı. GAVI kimdir, nedir, Hindistan’da ve daha birçok ülkede, aşı üzerinden çocukların sakat kalmasında payı nedir iyice bir araştırın derim.
Öte yandan Tarım ve Orman Bakanlığı da Bill ve Melinda Gates vakfı ile ortak bir çalıştay gerçekleştirdi. Alınan kararlar neydi? Araştırıp öğrenmek size düşüyor.
Nüfus kontrolü, gıda kıtlığı, su savaşları ve daha fazlası
2019 Aralık ayının son günlerinde ortaya çıkan Coronavirüs ortalığı kasıp kavururken, Ocak ayında, tam tarihi ile 22-25 Ocak tarihleri arasında gerçekleşen Dünya Ekonomik Forumu ya da halk arasında bilinen adıyla DAVOS’ta yapılan konuşmaların genel çerçevesi, iklim krizi, nüfus artışı ve gelir dağılımı gibi konular oldu.
Videodaki konuşmayı yapan kişi nüfus azlığını çevresel sorunların çözümü olarak gören bu kişi ise Jane Goodall’dır. İngiliz primatolog, etolog ve antropolog olan Goodall, İngiliz Kraliyet ailesi tarafından taltif edilmiş, Dame unvanı verilmiş, evrimci birisidir. Dame unvanı ise kadın şovalye demektir. Tapınak Şovalyeleri devam mı ediyor acaba? Yoksa sadece taltif unvanı mı? Bunun kararı size kalmış.
Jane Goodall konuşmasında; “Dünya nüfusu 500 sene önceki gibi olsaydı, bu sorunların hiçbirini konuşmuyorduk.” diyor. Ne yapalım? Aşılarla insanları kısırlaştıralım olur mu? Ya da salgın hastalıklar, kanlı ve büyük savaşlar yapalım. O da mı olmadı? Peki şu nasıl? Evlilik ve nikah haricindeki tüm sapkın ilişkileri teşvik edelim. Evlilikleri zorlaştıralım. Erkek ve kadın arasında gizli bir rekabet savaşı çıkararak doğum oranını azaltalım. Bunun yanında; erkek-erkeğe, kadın-kadına, robot-insan ve en sonunda da pedofili ve zoofiliyi teşvik mi edelim? Nasıl olsa bu anormal ilişkilerin hiçbirinde çocuk olmuyor, yani nüfus artmıyor. Bunu da mı beğenmediniz? O zaman bu sayılanların hepsini yapalım. İşte bu oldu değil mi Goodall hanım?
Aslında Goodall’ın çalıştığı elit zümre aynen yukarıdaki önerileri istiyor ve bunların hayata geçmesi için de tüm hamleleri yapıyorlar. Ekini ve nesli bozuyorlar. Böylelerinden daha zalim, daha cani kim olabilir? İşte küreselcilerin zihniyeti bu. Siz de kafanızı kuma gömerek kadınlar ve çocukların önemsendiğini düşünmeye devam edin.
Gıdalara kota sınırı mı gelecek?
Vietnam’da koronavirüs salgınında işsiz kalan binlerce yoksula yardım için bazı kentlerde pek çok noktaya ücretsiz pirinç dağıtan otomatlar yerleştirildi. Hue kentinde bu makinelerden sabah 08.00’le akşam 17.00 arasında iki kiloya kadar pirinç alınabiliyor. Yaklaşık dokuz milyon nüfusuyla ülkenin en kalabalık şehri olan Ho Chi Minh Kenti’nde ise “pirinç ATM’leri” günde 24 saat hizmet veriyor.
Otomatlarda kuyruğa girenlerin aralarında 1,5 metre boşluk bırakmaları ve makinelere dokunmadan önce el dezenfektanı kullanmaları gerekiyor. Vietnamlı yetkililer, pirinç otomatlarının sayısını artıracaklarını söylüyor.
Şimdiye kadar 265 koronavirüs vakasının görüldüğü Vietnam’da bu hastalıktan henüz hiç kimsenin ölmediği açıklandı. Ancak hükümet, salgının büyümesini önlemek için halkı evde kalmaya teşvik ediyor. Ülkede iş yerlerinin çoğunun kapanması nedeniyle çok sayıda kişinin işini kaybettiği belirtiliyor.
Böcek tüketimine teşvik, kırmızı et tüketimine vergiye hazırlanılıyor
1997’den bu yana AB, insanlar tarafından tüketilme tarihi olmayan ürünlerin satışına izin vermek için “yeni bir gıda” sınıflandırması gerektirdi, yani İspanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerde yirmi yılı aşkın bir süredir böcek satışı yasaktı.
Bununla birlikte, yeni onayla, böcek bazlı gıdaların seri üretimi bu yılın ilerleyen dönemlerinde hızlanacak. Bu ise çekirgelerin, sonbaharda süpermarket raflarında görünebileceği anlamına gelmekte.
Christophe Derrien, böceklerin hem bağımsız bir gıda olarak satılmasını hem de mevcut ürünlere dahil edilmesini dört gözle bekliyor, böceklerin büyük bir protein kaynağı olduklarını ve böcek gıdalarının üretiminin gezegene zarar vermediğini savunuyor. “Yiyecekler, tüm böceklerin aperatif olarak barlarda sunulmasına veya makarnalarda ve böceklerden yapılmış burgerlere ve işlenmiş gıdalara kadar uzanıyor” dedi.
Daha önce de vurguladığımız gibi, insanlar son yıllarda kültürel kurumlar ve medya tarafından büyük ölçüde teşvik edildi. Çünkü insanlar küresel felakete karşı ‘Yeşil Yeni Fırsat’ programları adı altında önemli ölçüde daha düşük yaşam standartlarını kabul etmeye hazırlanıyor.
Tüm bunların yanında Danimarka 2016’dan bu yana ete ek vergiler koymayı tartışmaktaydı. Aynı süreç Almanya gibi Avrupa Birliği’nin demirbaşı olan bir ülkede de 2019 yılında tartışmaya açıldı. İlerleyen süreçte nüfusu artışını azaltmak, küresel ısınma ve hayvanlardaki salgın hastalıklar gibi bahanelerle, kırmızı et üretimini azaltacak ve kalan kısmına da ek vergiler getirilecek.
Bu, koronavirüs salgınının neden olduğu beklenen ekonomik durgunluk ve hatta resesyon ile daha da kötüleşecektir. Ekonomist gibi küreselci yayınların, onu okuyan elitlerin asla kriket(çekirge) veya yemek kurtlarını katır kutur yemeyeceklerini bilmemize rağmen, bizlere böcek yeme fikrini alternatif olarak teşvik etmelerinin nedeni budur.
Bireysel silahlanma, anarşi ve yağma ihtimali
Eğer devletler 2030’a kadar ki bu uzun süreçte, kontrolü yitirir, halkı sefalete düşürür, sosyal patlamalara zemin hazırlayacak doğrultuda politikalar izlerse, şüphesiz anarşi ve yağma kaçınılmazdır.
25 Mart tarihli haberde; Koronavirüs (Covid-19) vakalarının yoğunlaştığı ABD’nin Oklahoma eyaletinde silah mağazası sahibi olan David Stone, “Satışlarda yüzde 800 civarında bir artış gördük” diyerek yakında elindeki stokların tükeneceğini ifade etti.
Washington eyaletindeki Lynnwood Gun’un sahibi olan Tiffany Teasdale ise ilk kez mağazasının önünde kuyruk oluştuğuna dikkat çekerek, “Eskiden en iyi günlerde 20 ila 25 silah satabiliyorduk. Bu aralar bu rakam 150’ye kadar çıkıyor. İnsanlar krizin büyüyerek, evlerinin soyulmasından korkuyor, bu yüzde buradalar” ifadelerini kullandı.
Sözün özü; Coronavirüs, Big Reset’in başlatma butonudur.
Sistem çökmüyor daha da güçleniyor. Avrupa’da; Fransa, İspanya, Hollanda gibi ülkelerde sokaklara dökülmüş çiftçiler başta olmak üzere, birçok topluluk aylardır sokakta eylemdeydi. Normalde orduyla bile içeriye tıkamayacakları toplulukları virüsün korkusuyla ve gönüllü olarak içeriye tıktılar.
Sıkı yönetimde bile yapmanın zor olduğu ve halkların normal şartlarda asla istemeyeceği ordunun şehirlerde boy göstermesi ve asayişi sağlaması, olası yağma, hırsızlık ve cinayete karşı halk tarafından istenir ve beklenir oldu.
Virüsle başlayan değişim süreci ilerleyen zamanlarda sosyal skorlama uygulamasının birçok ülkede önünü açacak. İnsanlar aldıkları puanlara göre A, B, C ve D olarak dört farklı kademede ölçülecek. Bin puan ve üzerinde notu olan vatandaşlara “A” verilecek ve bu kişiler örnek vatandaş olarak bilinecek. Notu kötü olanlar kredi alamayacak, restoranlara ve otellere kabul edilmeyecek.
Dijital kimlikler ile damgalanacak, sonrasında ise birçok insanın vücuduna gönüllü olarak alacağı çiplerle, bizzat çipli köleler olacaksınız. Bunu da çipli aşılar üzerinden yapacaklar. Her an takip edilecek, sosyal skorlamada ceza alırsanız çipler üzerinden vücudunuzda istemsiz tepkimelere maruz kalacaksınız.
Bugün alkışladığınız ve değer verdiğiniz doktorların yerini ameliyat yapan, teşhis koyan, tedavi yapan robotlar alacak ve robotların bu konuda daha iyi olduğunu konuşacaksınız.
Zaten baronların kontrolünde olan medyanın yalanları daha yoğun şekilde beyinleri yıkayacak. Sosyal medyada ise cadı avı başlayacak. Doğru konuşanlar, duyulmasını istemedikleri şeyleri duyuranlar, tek tek paketlenecek.
İşsizlik ve ekonomik bağımlılık daha da artacak. Devletler para dağıtacak. Önemli şirketler değersizleştirilip bitirelerek devletleştirilecek, birçok devlet, daha otoriter bir yapıya bürünecek. Sonraki süreçte uluslararası kuruluşlar üzerinden devletler teslim alınacak, küresel bir yönetim kurulacak. Planlanan ve istenilen düzen budur. Bu düzen, siz ve biz uyumaya devam edersek, emeline ulaşacaktır.